18 Ağustos 2015 Salı

Kona

Türkçesini gerçekten bilmiyorum, "yer sofrası" olarak çevrilebilir sanırım.

Bizim oralarda her evde mutlaka bir tane olmuştur heralde. Altına önce "peşkir" serilir, sonra kona yerleştirilir, onun üstüne de devasa bir tepsi yerleştirilir. Sonra sırasıyla tabaklar, çatal-bıçak-kaşık setleri, peçetelikler, şamdanlar, sıcak el havluları vs.saat yönünde olacak şekilde düzenlenir, bir güzel yemek yenilirdi. (Son cümleyi dikkate almayın, ortaya konan büyük tabaktan herkesin çalakaşık yemek yediği paylaşımcı zamanların yer masasıdır kona) Yemek sonrasında herbir parça teker teker toplanır; kona dik duracak şekilde ya duvara yaslanır ya da duvardaki çviye asılarak bir sonraki kullanıma kadar şarj edilmeye bırakılırdı.

Gün gelir eriste kesilir, gün gelir hamur yayılır, gün gelir üzerinde sarma sarılırdı. Evlerin olmazsa olmazları arasında yer alarak bugüne kadar gelmeyi başarak sevgili "kona" ları sevelim; koruyalım arkadaşlar. bir kona kolay yetişmiyor.

Acayip gereksiz ve alakasız bilgi : Konudan çok uzak olacak ama; Gençlerbirliği'ne zamanında üç tane Afrikalı topçu gelmişti. Kuşe - Moşe - Kona.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder