en yalın haliyle değirmendir efendim. Her ne kadar yandaki gibi pastoral görüntüye sahip olmasa da bizim oralarda bildiğim tek değirmen Karayavşandaydı,
Çevre köylerden çeşit çeşit traktörün arka yollardan gelip rahmetli Yusuf Akay'ın değirmenine buğday getirdiklerini, öğütme işlemi bitinceye kadar gölgede ya da arka çeşmenin oradaki söğüt ağaçlarının altında beklediklerini hayal meyal hatırlıyorum.
bir de"selektör" var ki Tatarcanın İngilizceyle sarmaş dolaş olmasını getirir aklıma hep. hiç içeri girip nasıl çalıştığını görmedim ama, buğday, arpa gibi tahılların tohumluk olarak kullanılacak kalitede olanlarının ayrıştırıldığı yer olduğunu tahmin ediyorum. sahib kimdir, halen varmıdır bilmiyorum tabii.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder