26 Kasım 2015 Perşembe

alcımak

öncelikle, yandaki fotoğrafın konu başlığımızla hiç bir ilgisi yoktur. uzun bir aradan sonra radyoda denk geldiğim nefis bir "Geceler" şarkısından sonra bu fotoğrafı paylaşmak farz olmuştur.

sonra, konu başlığına uygun, tam delirme eşiğinde olduğunu düşündüğüm ( aslında biraz da geçti ama) birisi var ama o topa hiç girmeyeyim.

efendim,  sözkonusu başlığımız "delirmek, şaçmalamaya başlamak" anlamlarında, hüküm bildiren bir tanımlamadır ve hiç de olumlu anlamda kullanılmamaktadır. "osal" aşamasından daha ileride tuhaf, toplumun onaylamadığı davranışlarda bulunanlar için kullanıldığı gözlemlenmiştir. "bir tık" aşağısı için "bek şaşma" gibi, nispeten hafif tanımlamalar da yapıldığı da olmuştur.

* Erol abiye (Önder) katkılarında ötürü teşekkürler. yeni kelimeler bekliyoruz.

kıyıştırmak

"kıyış" doğru bir çizgide olmayan, yamuk anlamındadır. mastar ekini getirdiğimizde de "yamultmak" anlamını taşır.

ve fekat, bizim oralarda bir başka anlamı daha vardır elbette. içki masasına oturup karşınızdakini sarhoş etmek anlamında da kullanılır ve sonunda "bızavlama" eyleminin de gerçekleştiği bir takım tatsız olaylar zincirinin en sağlam halkalarından birisidir.

Faideli bilgi : Alka Seltzer bulunmayan ortamlarda akşamdan kalma halinin giderilmesine yardımcı nefis bir "hangover klasiği: Churchill'dir. Müteveffa İngiliz başbakanının adını alan bu güzel karışım fotoğraftaki abiye pek etki etmeyecektir ama, ayarı biraz kaçırdıysanız iyi gelecektir: yarım bardak soda, limon, tuz ve karabiberi karıştırıp shot olarak için.


tektalike

70 yaş ve üstü okurlarımızın ! hemen hatırlayacakları , bir dönemin en popüler ulaşım aracından bahsediyoruz şimdi.

hususi otomobillerin sadece amerikan filmlerinde ya da şehrin zenginlerinde olduğu, polatlıya/ haymanaya gitmenin en konforlu halinin bir kamyonun arka kasasında olduğu zamanların da öncesinde yerine göre tek atlı, yerine göre çift atlı arabalarla "trafik" eylemi icra edilirmiş; tektalike de "tek atlı araba" anlamında kullanılan derin Tatarca sözcüklerinden birisiymiş.

kırklı yaşların ortasına gelmiş halimle hafızamı epey bir yokladım ama bizim köylerde at arabasının olduğu tek bir kare bile hatırlayamadım.

ayse...

Seksenlerin "herıld yani"si, doksanların "of kors may hors"una Tatarcanın zamansız, evrensel karşılığıdır. (ileri seviyelerde "good morning after supper" da kullanılabilir tabii.)

 bir onaylama sözcüğü olup "elbette, ne sandın, bittabii" anlamlarında kullanılır. Resmi konuşmalarda pek yer bulamasa da günlük kullanımda karşılaşmak mümkündür.

Tamamen bize has, hafif de istihza içeren nefis bir kelimemizdir, kesin bilgi; yayalım.

4 Kasım 2015 Çarşamba

"suv atlap kelgen" şey

başlığımızın birebir çevirisi "su atlayıp gelen/gelmiş şey" dir ve dışarıdan, uzaktan gelmiş -genellikle- sigara için kullanılır. çook uzun zamandır hiç kimseden duymadığım bir deyim olarak sizlerle paylaşmanın haklı gururu içindeyim.

başka şehirden (hatta ülkeden) olması da şart değil, yerine göre ankara'dan gelen paket te "suv atlap kelgen" muamelesi görürdü eski zamanların yokluk ve samimiyet günlerinde.

eski sigara paketleri demişken, üzerlerinde şimdiki gibi kamu spotları yoktu tabii. bununla birlikte bir sigarayı diğerinden ayıran ve daha değerli kılan şey bandrolü olurdu. o zamanlar kaçak getirilmiş sigaraların bandrolü fotoğraftaki gibi mavi renkli olurdu ve bu durum taşıyana/ içeme ekstra bir prestij getirirdi niyeyse.

"Mavı malbora" elbette tüm sigaraların efendisiydi, onu taklit eden Tekel 2000 diye bir sigra yapmışlardı; bandolü de maviydi üstelik. hey gidi günler hey...